Filtreler
Filtreler
Bulunan: 110 Adet 0.003 sn
Koleksiyon [6]
Tam Metin [2]
Yazar [20]
Yayın Türü [5]
Konu Başlıkları [20]
Yayın Yılı [8]
Yayıncı [20]
Dil [5]
Dergi [19]
Editör [3]
Okul Öncesi Eğitiminde Fen Eğitimi Temelinde Gerçekleştirilen STEM Uygulamalarının Öğrenci, Öğretmen ve Veli Açısından Değerlendirilmesi

BURÇAK CEREN AKPINAR

Makale | 2018 | Yaşadıkça Eğitim Dergisi

STEM; Science, Technology, Engineering & Mathematics kelimelerinin baş harflerinden oluşan veöğrencilerin fen bilimleri ve matematik bilgilerinin mühendisliğin uygulamaları ile ürüne dönüştüğü bireğitim yaklaşımıdır. Ortaya çıktığı ABD’de okul öncesinden lise sonuna kadar Gelecek Nesil FenStandartları çerçevesinde mühendislik tasarımı ve disiplinler arası ilişkilendirmelerle uygulanmayaçalışılmaktadır. Bu araştırma, okul öncesi eğitiminde STEM uygulamalarının öğrenci, öğretmen ve veliaçısından değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma modeli olarak nitel araştırma modellerindendurum çalışması kullanılmıştır. Araştırma, okul . . .öncesi 5 yaş grubunda yer alan 9 erkek ve 11 kız olmaküzere toplam 20 öğrencinin katılımıyla 8 haftada 12 saat olarak gerçekleştirilmiştir. Veri toplama aracıolarak Aktivite Değerlendirmeye Yönelik Görüşme Formu, Öğretmen Gözlem Formu ve Veli GözlemFormu kullanılmıştır. Uygulanan bütün formlarda süreçle ilgili sorulara yer verilmiştir. Sonuç olarak; okulöncesi eğitiminde STEM uygulamaları ile öğrencilerin fen ve matematik kazanımları elde ettiği; yaratıcılık,eleştirel düşünme, işbirliği yapma ve iletişim kurma gibi 21. Yüzyıl becerilerinin geliştiği tespit edilmiştir.Öğretmen ve velilerden alınan görüşler öğrencilerinin görüşlerini doğrulamaktadır Daha fazlası Daha az

Ekonomik Yapının Temiz Suya Erişim Üzerindeki Etkisi

CEREN BÖRÜBAN

Makale | 2021 | Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi

İktisadi faaliyetler çevresel bozulma yaratmaktadır. Dolayısıyla, tarımsal, endüstriyel üretiminin ve milli gelirin çevresel etkilerini tespit etmek önemlidir.Bu çalışmada milli gelirin, tarım ve endüstri sektörlerinin çevresel kalite üzerindeki etkisini yapısal eşitlik modellemesi ile araştırılması amaçlanmıştır. İnsani kalkınma sıralamasındaki ülkelerin değişkenleri veri setini oluşturmuştur. Çevresel kalite göstergesi olarak temiz suya erişim seçilmiştir. Endüstrinin ve milli gelirin çevre kirletici etkisinin araştırıldığı modelde temiz suya erişim üzerinde anlamlı etki tespit edilmemiştir. Tarım sektörünün ve milli gelirin çevre . . . kirletici etkisinin araştırıldığı modelde, tarım sektörünün temiz suya erişim üzerindeki etkisinin negatif olduğu, milli gelirin temiz suya erişim üzerindeki etkisinin anlamsız olduğu tespit edilmiştir Daha fazlası Daha az

The Statistical Analysis of Air Crash Investigations from 1918 to 2019

ÜMİT DENİZ GÖKER

Makale | 2021 | Savunma Bilimleri Dergisi

Air transportation is one of the most preferred types of transportation for many reasons. However, to minimize the risk of accidents with developing technology, investigations and studies are carried out by many organizations. While the main causes of accidents in the first years of aviation were due to mechanical reasons, accidents caused by mechanical reasons have been replaced by an increase in the number of aircraft accidents caused by human-induced errors which depend on the increasing manpower with the developing technology. Nowadays, “Aviation” has become a high level of technical, administrative, and even technological opera . . .tions. This was made possible by the introduction and production of larger and faster aircraft, which largely includes advanced information management technologies. From an industrial point of view, the fact that aircraft can carry people, cargo, mail, and similar at a more affordable price and in a shorter time has made aviation an important sectoral value. Competition has increased with the increase of aviation companies; therefore, businesses that tend to give overload to employees for the sake of gaining more can cause aircraft accidents. Increased traffic volume and demand for air transportation mean risks and increases in air crashes. In this study, human-induced errors and mechanical system errors, which cause air crashes are mentioned and the statistical analysis of air crashes between the years 1918-2019 is examined Daha fazlası Daha az

Türkiye ve Sovyetler Arasında 1937 Yılında İmzalanan Ticaret Anlaşması Üzerine Sovyet Ticaret Uzmanı İ. A. Genin’in Görüşleri

ERDAL BİLGİÇ

Makale | 2021 | Mülkiye Dergisi

Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde Rusçadan çevirisi yapılan makale hakkında kısa bir tanıtım yapılmaktadır. İkinci bölümde ise makalenin tam çevirisi yer almaktadır. Türkiye-Sovyet ilişkileri alanında çalışan akademisyen ve uzmanların adını bildiği, arşivlerde karşılarına çıkan ve sıklıkla görüşlerine başvurduğu önemli bir uzman olan İsrail Adolfoviç Genin’in (İ. A. Genin) Türkçeye çevrilen ilk eseridir. Genin makalesini 1937 Yılında Türkiye ve Sovyetler Arasında İmzalanan Ticaret Anlaşması’nı tanıtmak için kaleme almış ve 1938 yılının hemen başında yayınlamıştır. Makalede Sovyetler ile Milli Mücadele sırasında başla . . .yan siyasi ilişkinin kısa sürede ekonomik ilişkiye dönüşmesinin hangi aşamalarda gerçekleştiği anlatılmaktadır. Yıllar içinde karşılıklı yapılan anlaşmaların içeriğine uygun olarak yapılan ticaretin dönüşümü ve bunun iki ülke açısından da kazançlı bir durum olduğu yazılmaktadır. Bu açıdan Genin’in makalesi Türkiye iktisat tarihi çalışmalarında kullanılmak üzere önemli bir kaynak olarak değerlendirilmiş ve Rusçadan çevirisi yapılmıştır Daha fazlası Daha az

YUNAN KIZILHAÇ CEMİYETİ’NİN ANADOLU VE TRAKYA’DAKİ FAALİYETLERİ

EMİR BOSTANCI

Makale | 2021 | Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi

Birinci Dünya Savaşı’nın kaybedilmesinin ardından Osmanlı İmparatorluğu topraklarının bir kısmı İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmiştir. Savaşta bu devletlerin yanında yer alan Yunanistan da bu durumdan yararlanmak istemiştir. Megali İdea projesi kapsamında egemenlik altına almak istediği topraklara sahip olmaya çalışmıştır. Bu hedef doğrultusunda harekete geçen Yunanistan işgallere girişmeden önce Batı Anadolu, Trakya ve Karadeniz bölgelerinde birçok vasıtayla hazırlık çalışmaları yapmıştır. Ayrıca işgallerin yerleşmesi ve bölgelerdeki halkların baskı altına alınması için de bu vasıtalar kullanılmıştır. Yunan Kızılhaç Cemiyet . . .i, bu vasıtaların en önemlilerinden biridir. Cemiyet, yürüttüğü insani faaliyetler yanında muhacir adı altında binlerce çeteci Rum’un Osmanlı topraklarına sızmasına yardımcı olmuştur. Doktor, hasta bakıcı veya başka isimler altında getirdiği Yunanlılar da bu Rumları ve bölgelerde bulunan yerli Rumları eğiterek örgütlemişlerdir. Genel itibari ile Kızılhaç subayları da fiili olarak bu örgütlenmelerin içerisinde yer almışlardır. Ayrıca Kızılhaç gemileri ile gelen silah, cephane ve üniforma gibi askerî teçhizat da bu çetelere dağıtılmıştır. Söz konusu çeteler, Müslümanlara saldırmış ve karışıklık çıkarmışlardır. Hatta bizzat Kızılhaç askerleri ve doktorları da saldırılarda bulunmuşlardır. Bunların dışında, Yunan Kızılhaçı, propaganda ve istihbarat konularında da Yunanistan için siyasi bir alet olarak kullanılmak istenmiştir. Metropolitler, Yunan subayları, İtilaf Devletlerinin temsilcileri ve diğer Yunan örgütleri ile işbirliği içerisinde bu faaliyetler yürütülmüştür. Çalışmanın amacı, Yunanların Batı Anadolu, Trakya ve Karadeniz bölgelerinde Osmanlı Devleti aleyhine yaptığı çetecilik, silah kaçakçılığı ve propaganda gibi eylemlerinde Yunan Kızılhaç Cemiyeti’nin sahip olduğu payı incelemektir. Genel olarak cemiyetin faaliyetlerinin yoğunlaştığı 1919-1920 yılları arası ele alınmıştır Daha fazlası Daha az

TOPLUMDA GÖRÜLEN ŞİDDET DAVRANIŞINA EVRİMSEL YAKLAŞIM

MELİKE CEYLAN

Makale | 2021 | Motif Akademi Halkbilimi Dergisi

Evrimsel psikoloji; hayatta kalma, ortama uyum sağlama ve tüm psikolojik olguları anlamaya yönelik temel bir çatı oluşturan bir bilim dalı olarak karşımıza çıkmaktadır. Şiddet davranışı evrimsel psikolojik bakış açısıyla açıklandığında, insanların hayatta kalma ve ortama uyum sağlamalarında rol oynadığı düşünülmektedir. Bunun yanı sıra, şiddet davranışı zaman içerisinde kültürün etkisiyle farklılaşmış ve hayatta kalma mekanizması olmanın dışına çıkmaya başlamıştır. Erkeklerde ve kadınlarda şiddet davranışı, toplu şiddet, öz kıyım, cinayet, tecavüz gibi şiddet davranışlarının evrimsel psikoloji çerçevesinde tartışılması ve açıklanmas . . .ı şiddet davranışı kabul edilebilir kılmamakla birlikte, bu davranışlara ait dinamiklerin daha iyi anlaşılması açısından önem taşımaktadır. Şiddet olgusunun evrimsel bakış açısından ele alınması, şiddetin ilkel nedenlerine dair açıklamalar sunmaktadır. Günümüzde şiddeti sadece bu bakış açısıyla açıklamak mümkün olmamakla birlikte sosyolojik, biyolojik ve psikolojik açıklamalar da göz ardı edilmemelidir Daha fazlası Daha az

NİETZSCHE VE WITTGENSTEIN’IN SİNEMADA TEMSİLİ: “NİETZSCHE AĞLADIĞINDA” VE “WITTGENSTEIN” ADLI FİLMLER

AZİZ TAMER GÜLER

Makale | 2021 | Akademik Hassasiyetler

Sinemada yönetmen filmin açılarını dünyaya bakış açısına göre planlar. Kurgusuna felsefesini katar. Felsefeyi ayakta tutan sorular kimi zaman sinemanın da sorusu olur. Soruların çoğu cevabını bulamadan varlığını sürdürürken sinema felsefenin yanına başka disiplinleri de ekleyip anlam arayışlarına girer. Bu çalışmada dil, felsefe ve hayata dair sorulara cevap arayan Nietzsche ve Wittgenstein incelenmiştir. Wittgenstein‟ın düşünce sistemi her iki döneminde yazdığı iki eserden (Tractatus ve Felsefi Soruşturmalar) ve diğer düşünürlerin onun hakkında yazdıklarından çözülmeye çalışılmıştır. Nietzsche ise genellikle Wittgenstein‟a göre dah . . .a fazla eserinden incelenmiş, genellikle aforizma şeklindeki bu eserlerdeki cümlelerinden felsefi düşüncesi çıkarılmıştır. Amaç aynı dönemde felsefe yapmayan iki düşünürün özellikle dil ve anlam arayışı konusundaki düşüncelerine odaklanmaktır. Bu çalışmanın amacı; bu iki filozofu sinemada anlatıldıkları halleriyle Derek Jarman‟ın “Wittgenstein”, Pinchas Perry‟nin “Nietzsche Ağladığında” adlı filmleri aracılığıyla incelemektir. Wittgenstein adlı film bir biyografi niteliğindedir. “Nietzsche Ağladığında” adlı film ise Nietzsche‟nin sadece bir dönemini anlatır. Büyük bir bölümü kurgu olduğu için araştırmaya farklı bir renk getireceği düşünülmüştür. Çalışma için seçilmiş iki filmde, iki düşünürün incelenen eserlerindeki sözlerin ve anlam arayışlarının izleri sürülmüştür Daha fazlası Daha az

I. Dünya savaşında galiçya cephesinde Türk ordusunun katıldığı muharebeler

Yaşar Ertürk

Makale | 2012 | Türk Dünyası Araştırmaları

Tartışmalı nedenlerle I. Dünya Savaşına Miver Devletleri yanında ka- tılan Osmanlı Devleti, 1914-1916 arasında; doğuda Sarıkamışta Ruslar- la, batıda Çanakkalede İtilaf Devletleriyle ve güneyde Basrada İngiliz- lerle muharebelere tutuştu. Çanakkaleden 211.000 kayıpla zaferle çıktı, Sarıkamışta ise 90.000 kaybının çoğu iklim şartlarının acımazsızlığına teslim ederken, savunmasız kalan Doğu Anadolu ile Doğu Karadeniz Ruslar tarafından işgal edildi. Güneyde ise geçici olarak İngilizleri Kutul Ammarede durdurmuştu. Ana vatan tehdit altındayken Enver Paşanın; Mihver Devletlerinin I. Dünya Savaşını Avrupada kazanacağı şeklindeki ön görüsü . . . ki Liman Von Sandersin itirazına rağmen, 100 binin üzerinde Anadolu evladının, Doğu Avrupa ve Balkanlarda savaşmasına ve makalemize konu olan Galiçya cephesinden sadece 12 bin insanımızın kaybına neden olmuştur. Asil ecdadına layık olmanın gururuyla, atalarının at koşturduğu Doğu Avrupanın ortalarına bir kez daha ayak basan Mehmetçik; Galiçya da yeni bir efsane yaratarak, Ruslara yenilen Avusturya-Macaristan ordularının savunma hattını bir kolordu ile desteklemiştir. Rusların neredeyse meşhur Karpat Dağlarına sarkacak taarruzlarını durdurmada çok büyük katkı sağlayan 15inci Kolordunun; teşkili, Galiçyaya intikali ve katıldığı muharebelerde gösterdiği askeri başarıları ile yabancı topraklara verdiği 12 bin aziz şehidin bir kez daha hatırlanması için bu çalışma hazırlanmıştır Daha fazlası Daha az

TÜRKİYE’DE ULUS DEVLET İNŞA SÜRECİNDE (1923- 1950) KADIN ASKER VE ASKER ANNESİ TARTIŞMALARI

ZEYNEP BANU DALAMAN

Makale | 2021 | BELGİ

Dünyanın birçok ülkesindeki düzenli ordularda, zorunlu askerlik hizmeti erkek nüfusa yöneliktir. Kadınlar için düzenli orduda askerliğin zorunlu olduğu ülkelerin sayısı azdır. Bu çalışma, erken Cumhuriyet döneminde gündeme gelen ancak uygulamaya sokulamayan kadınların zorunlu askerlik hizmeti tartışmaları üzerine odaklanmıştır. Kadınların ulus inşaasındaki rolü ve kadınların askerliğine ilişkin tartışmalar I. Dünya Savaşı sırasında derinlik kazanmıştır. Bu tartışmalar aslında kadının kamusal alandaki yeri, Batı’dan alınan bir takım modern kadın imgelerinin iç içe geçmesi ve “Türk kadını nasıl olmalıdır?” tartışmalarının da bir parça . . .sıdır. Bu tartışmaları tek parti dönemi içinde ikiye ayırmak gerekmektedir. Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının tanındığı 1923-1935 arası dönemde söz konusu tartışmanın, eşit vatandaşlık kavramı üzerinden “erkekler ne yapıyorsa kadınlar da onu yapabilir” bakış açısı üzerinden yürütülmüştür. Bu dönemde kamusal alanda kadın erkek eşitliğini kapsayan eğitim hakkı, seçme ve seçilme hakkı, eşit koşullarda çalışma hakkı gibi konuların yanında zorunlu askerlik konusu da tartışılmıştır. 1935 sonrası ise bu tartışmalar aniden yok olmuş, hatta bu hakların kazanılmasında büyük katkı sağlayan Türk Kadınlar Birliği kapatılmış ve Türk kadınına ataerkil yapı içinde yeni iş bölümünde “iyi eş”, “iyi anne” rolü verilmiştir. 1935 sonrası ise kadınlar kamusal alanda “kadın asker” idealinden “asker yetiştiren anne”, “ideal eş” konumuna geçmişlerdir. İkinci Dünya Savaşı’nın doğurduğu savaş tehdidinin bir sonucu olarak 1939 tarihli seferberlik kanunu kapsamında gerekirse kadınlar dahil tüm vatandaşların askerlik görevi ile cepheye çağırılması söz konusu olmuştur. Savaş sonrası dönemin eğitim politikalarında, orta öğretimde askerlik derslerinin ve üniversiteli kadınlara askerî eğitim içeren kursların varlığı dikkat çekmektedir. Bu çalışmada “Ataerkil pazarlık” kavramı üzerinden tarihsel süreçte “kadın-asker” söyleminin “asker-annesi” söylemine dönüşmesi süreci birincil ve ikincil kaynaklar kullanılarak ele alınmıştır Daha fazlası Daha az

Covid 19 Sürecinin Dijital Dönüşüme Etkileri

CAN BURAK NALBANTOĞLU

Makale | 2021 | Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi

Covid – 19 dünya çapında ülkelerin karantina ve kapama sürecine girdiği bir dönem olarak hayatın her alanını etkilemektedir ve “Büyük Buhran” dan sonra ekonomiyi etkileyen en büyük krizlerden biri haline gelmiştir. Salgın olarak nitelendirilen bu dönem sadece insanların sağlığını değil, ülke ekonomilerini ve dolayısıyla işletmelerin çalışma biçimlerini değiştirmiştir. Bu süreçte insanlar yoğun bir şekilde internet trafiği oluşturmuş ve bu durum işletmelerin dijitalleşme süreçlerinde daha hızlı olmaları gerektiğimi göstermiştir. Dijital dönüşüm kavramı internetin yaygın kullanımı ve dijitalleşme kavramının artmasıyla birlikte günümüz . . .de artık tüm sektörleri kapsamaktadır. Dijital dönüşüm işletmelerin iş yapış biçimlerini değiştirmektedir. İş yapış biçimlerinin değişmesi aynı zamanda işletmelerin gelirlerini ve ekonomik yapılarını da etkilemektedir. Ayrıca dijital dönüşüm yatırımları için harcamalar da giderek artmaktadır. Dijital dönüşüm doğru bir şekilde işletmeye entegre edildiğinde yapılan harcamaların aslında gereklilik olduğu sonucu da ortaya çıkmaktadır. Çalışma içerisinde dijital dönüşüm konusundaki istatistiki veriler üzerinden değerlendirmeler yapılmaktadır. Dijital dönüşüm harcamaları, işletmelere ve endüstriye olan etkileri çalışma içerisinde yer almaktadır. İşletmelerin Covid 19 sürecinde önceliklerinin neler olduğu ve bu öncelikler hakkında olan değerlendirmelere yer verilmektedir. Dijital dönüşüm tüm işletmeler ve işletmelerin departmanlarında kendisini göstermektedir. Diğer bir açıdan yöneticilerin de talep ve öncelikleri de değişmiştir. Bu çalışmada tüm bu değerlendirmeler dijital dönüşümün geleceği konusunda çeşitli fikir ve öneriler getirmektedir Daha fazlası Daha az

Class Conflict with its Causes & Effects in The Kitchen by Arnold Wesker

ELVAN KARAMAN

Makale | 2021 | Essence & Critique: Journal of Literature and Drama Studies

The Kitchen by Arnold Wesker is one of the remarkable plays of the post-war period in England. This paper will analyse the class conflict with its causes and effects in this play in the light of Marxist literary criticism to point out that the socio-economic conditions of the post-war period do not promise a good future to the lower class with developed living and working circumstances. The working class characters, the personnel of the Tivoli Restaurant, are observed to work heavily under harsh conditions, because of which they always have the possibility of injuring themselves. Apart from their fast tempo, their hardwork is never . . .appreciated. Thus, their labour-power is commodified by the owner of the restaurant, Mr. Marango, and they are alienated from their work along with the food they cook. What is more, their hard working and living circumstances result in a moral decline in the lower class characters. In consequence, they cannot change their viewpoints to improve their conditions and they continue living in a vicious circle. They just work under the tension of being rebuked or humiliated by Mr Marango, whose life is his restaurant Daha fazlası Daha az

From Secular Muslim Feminisimto Islamic Feminism(s) and New Generation Islamic Feministsin Egypt, Iran and Turkey

ZEYNEP BANU DALAMAN

Makale | 2021 | Border Crossing

Indominantly Muslim societies, there have been two major feminist paradigms referred to as “secular Muslim feminism”emerging at late nineteenth century and “Islamic feminism(s)”arising after the 4th women world congress inBeijingin 1995. They evolved in historical contexts where new subjects and identities were being re/fashioned out of shifting combinations of religious, class, ethnic, and nationalaffiliations. On the one hand, secular Muslim feminism joined the western oriented first wave of liberal feminism including secular nationalists, Islamic modernists, humanitarian/human rightists, and democrats. Islamic feminism,on the oth . . .er hand,is expressed in a single or dominantly religiously grounded discourse taking the Qur'an as its core text. In this article, I reflect on the roots of feminism in the Middle Eastwith a particular emphasis on Egypt, Iran and Turkey. I discusssecular feminism and Islamic feminism, and what makes them distinct. Finally, I discuss whether a new wave of Islamic feminism has been formed with the criticisms of a new generation of Islamic feminists Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.
Tamam

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms