Arap edebiyatı eleştirmenleri ve belâğatçiler, eserlerinde şiir alanındaki eleştirilere de yer vermişler, bu bağlamda şairler arasındaki etkileşim ve şiirde serika [َس ِرقَة (çalma, hırsızlık)] konusu üzerinde de durmuşlardır. Özellikle Abbâsîler döneminde başlayan bu durum, hicrî 4. yüzyılda artarak devam etmiştir. Araplarda serikanın câhiliyye döneminden itibaren mevcut olduğu, bazı şairlerin birbirlerini serika ile suçladıkları ve bazı şairlerin de serika yapmadıklarını iddia ettikleri görülmektedir. Arap belağatçileri ve eleştirmenler ne tür alıntıların serika olduğu ne tür alıntıların serika olmadığı hususu üzerinde durmuşlar, . . .serikayı çeşitli kısımlara ayırmışlar ve konuyu örneklerle açıklamışlardır. Arap edebiyatında şiir hırsızlığı ve alıntısını ifade etmek üzere serika dışında çeşitli kelimeler de kullanılmıştır. Bunlardan biri olan intihâl [ِإ ْن ِت َحال (aşırma)] bazen serika ile eş anlamlı kullanılırken, genellikle serikanın çeşitlerinden biri olarak kullanılmış ve açık bir hırsızlık olması nedeniyle de kabul edilme- miştir. Belağatçiler, bazı şiirlerin serikanın hangi kısmına girdiği veya intihal olup olmadığı konusun- da ihtilaf etmişlerdir. Makalemizde serika kavramı, serikanın tarihçesi, edebiyat eleştirmelerinin ve belâğatçilerin serika konusundaki görüşleri ve serika çeşitleri örnekleriyle ele alınacaktır
Daha fazlası
Daha az
Bıçak, sap ve kesici bölümden oluşan, özelliklerine göre kesme ya da doğrama amacıyla kullanılan bir araçtır. Mutfakta temel hazırlık araçlarından bir tanesi olarak da ifade edilen bıçakların güvenli kullanımları ise yeterli tecrübe ve bilgi seviyesi ile mümkün olabilmektedir. Bıçakların güvenli kullanılmadığı durumlarda gerçekleşebilecek olan kazaların ve çeşitli yaralanmaların önlenebilmesi yeterli bilgi seviyesine sahip olunması ile mümkün olmaktadır. Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencilerinin bıçak bilgi seviyelerinin ve bıçak tercihlerinin değerlendirildiği araştırmada, veri toplama aracı olarak demografik soruların y . . .anı sıra bıçak seçimi ve güvenli bıçak kullanımına ilişkin soruların yer aldığı yirmi üç soruluk anket 251 katılımcıya uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 18.0 istatistik paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemleri olarak sayı, yüzde, ortalama, standart sapma kullanılmıştır. Gastronomi ve mutfak sanatları bölümü öğrencilerinin bilgi seviyelerinin incelendiği bu araştırma sonucunda, öğrencilerin iş güvenliği ve güvenli bıçak kullanımlar ve şef bıçağı tercihlerinde bilgi seviyelerinin artırılması gerektiği ortaya çıkmıştır
Daha fazlası
Daha az
İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin ardından, dünya üzerinde ideolojik bir hakimiyet kurmayı hedefleyn iki süper güç olarak ortaya çıkan Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaşın en somut şekilde yaşandığı yer Almanya olmuştur. Berlin şehri, Doğu Almanya sınırları içerisinde kalmasına rağmen Batı bloğu ülkeleri ve Sovyetler arasında yapılan bir anlaşma gereği ikiye bölündü. Doğu Alman yönetimi, vatandaşlarının daha özgür ve refah bir yaşamın olduğu Batı Almanya’ya kaçışlarını önlemek amacıyla 13 Ağustos 1961'de Doğu Berlin’in etrafına Batı kısmına tüm geçişleri kapatan bir duvar örmeye başladı. 9 K . . .asım 1989' da yıkılana kadar, Berlin duvarını aşarak Batı Berlin’e kaçmaya çalışan yüzlerce insan yaşamını yitirmiştir. Toplumsal ve politik bir olgu olarak Berlin Duvarı ve bu duvarın temsil etmiş olduğu Almanya’nın bölünmüşlüğü, sinema anlatılarına da yansımıştır. Berlin Duvarı’nı öykülerinin merkezine alan çok sayıda sinema filmi çekilmiştir. Bu çalışmanın amacı, politik bir olgu olarak Berlin Duvarı'nın ve 1961 ve 1989 tarihleri arasındaki Soğuk Savaş döneminde Doğu ve Batı Berlin’de yaşanılanların bu filmlerde ne şekilde yansıtıldıklarını çerçeve çözümlemesi yöntemi kullanılarak ortaya koymaktır. Bu çalışma, 1961 ve 1989 yılları arasında Berlin Duvarı ve Almanya’nın bölünmüşlüğünü öykülerinin merkezine alan ve çekimleri Berlin’de gerçekleştirilmiş olan dört uzun metrajlı kurmaca sinema filmiyle sınırlandırılmıştır
Daha fazlası
Daha az
The use of children who have been most exposed to the destructive effects of wars for various military activities has been seen throughout history. Child soldiers are involved in civil wars and conflicts in many countries, especially in Africa, without discrimination. Even if the participation of 15-year-olds in the Army is accepted as a war crime by the United Nations, some 300,000 children are actively involved in wars today. The key to child soldiers is the reintroduction and retraining of these children. However, what should be mentioned here is that these children are guilty? Or a victim? In this article, the child soldier prob . . .lem will be discussed from two angles. First, the effectiveness of the decisions taken to prevent criminal organisations and states from committing this crime to recruit child soldiers within the framework of international law rules will be discussed. Secondly, based on the example of Uganda, the programs prepared by the international community for the reintegration of former child warriors to society will be analysed
Daha fazlası
Daha az
Bilgi teknolojilerindeki gelişmeler hem kuruluşları hem de çalışanları doğrudan etkilemiştir. Hem kurumlar hem de çalışanlar bu yeni işleyişe uyum sağlamak zorunda kalmıştır. Bu kapsamda bilişimin en iyi şekilde nasıl kullanılacağı, hangi yöntemlerin doğru kullanılması gerektiği, ne tür bir bakış açısına ihtiyaç olduğu ve hazırlık yaparak doğru adımların nasıl atılacağı gibi konular tüm kurumların ve çalışanların ilgi odağı olmuştur. . İşletmeler, mevcut bilgi sistemlerini iyileştirmek veya yeni sistemler eklemek için çok hantal adımlar atmak zorunda kaldı. Ne yazık ki, çok iyi araştırma yapılmadan veya gerekli altyapı olmadan yapıl . . .an bazı yatırımlar israfın ötesine geçmedi. Bu bilgiler ışığında çalışmanın temel amacı, bilgi sistemlerini iyileştirecek veya bilgi sistemlerini yeniden kuracak işletmelere uygun öneriler sunmaktır. Sözü edilen amaca yönelik çalışma üç alt başlıktan oluşmaktadır. Öncelikle bilgi sistemlerindeki gelişmeler tartışılmış ve bilgi sistemlerinin gelişimi ile yönetim arasındaki etkileşim incelenmiştir. Ardından Yönetim Bilişim Sistemleri (MIS) ve Karar Destek Sistemleri (KDS) tartışılmıştır.
Daha fazlası
Daha az
Yabancı sermayenin Türkiye’deki geçmişi Osmanlı Devleti Dönemi’ne kadar dayanmaktadır. Her ne kadar Kapitülasyonlar, 1838 Baltalimanı anlaşmasının yol açtığı gümrük tarifeleri gibi nedenlerden dolayı Osmanlı Devleti yabancı sermaye ve yatırımlara uzak olmasa da, doğrudan yabancı sermaye girdisi, gerçek manada 19. Yy’ın ortalarında başlamıştır. Osmanlı Dönemi’nde ekonomiyi zararlı ve bağımlı hale getiren bu sermayelerden, Cumhuriyet Dönemi’nde kurtulmaya çalışılmıştır. Lozan Antlaşması’na göre 1929 yılına kadar gümrüklerde istediği muameleyi yapamayan Türkiye, yine söz konusu yıla kadar liberal ekonomik politikasından uzaklaşmayı baş . . .aramamıştır. Fakat 1929 yılından itibaren devletçilik resmi olarak kabul edilmese de korumacı bir politikası izlenmeye başlanmış, birçok yabancı şirket millileştirilmiş ve yerli sermaye ile üretime önem verilmiştir. Bunun yanı sıra söz konusu dönem boyunca yabancı sermaye yatırımları azalsa da bitmemiş, hatta bazı yıllar önceki yıllara göre yükseliş göstermiştir. Geneli itibari ile her ne kadar devletçi politika uygulansa da yabancı şirketler ve kişilere sanayi, tarım ve maden sektörlerinde imtiyazlar verilmeye devam edilmiştir. Dönemin yabancı sermayeye destekçilerinin düşüncelerinde de görüleceği üzere bu imtiyazlar Osmanlı Dönemi’nde verilenlerden farklıdır. Bu imtiyazlar verilirken ana kıstas ülke ekonomisine zarar verici ve bağımlı hale getirici değil, yararlı olmalarıdır. Böylece ele alınan 1929-1938 yılları arası dönemde bu şartlarda Türkiye’de birçok yabancı sermaye yatırımı meydana gelmiştir. Bu çalışmanın konusu da bu yatırımlar olmuştur. Örneklerle bu dönemdeki yabancı sermaye incelenmeye çalışılmıştır
Daha fazlası
Daha az
Her filmin ideolojik bir ortamdan beslendiği fikri yaygındır. Gösteri sineması olarak adlandırılan sinema aslında egemen ideolojiyi savunan ana akım sinemasından başka bir şey değildir. Egemen ideoloji kitle iletişim araçlarıyla, sansürle, toplumda manipülasyon yoluyla oluşturduğu gündemlerle film yapılmadan önceki oluşum-üretim sürecinde ve sonrasındaki eleştiri aşamasında okuma biçimlerine müdahale eder, belirler, etkiler ve biçimlendirir. Muhalif sinemacılar ise ana akımın oluşturduğu kalıpları kırmaya çalışır ve sinemayı farklı yapmak için çabalarlar. Değişik bir dil, değişik bir konu, değişik bir anlatım bulmayı amaçlarlar. İde . . .olojik özellik taşıyan filmin politik bir boyutu da vardır. Egemen ideoloji, ürettirdiği filmlerle seyircinin ihtiyaçlarını manipüle eder.
Daha fazlası
Daha az
In recent years, Turkey has allocated humanitarian aid that surpasses much richer economies, including the EU. This article provides a thorough look into the patterns of divergence, complementarity and cooperation opportunities that emerged between Turkey and the EU, on sectoral aid, allocated between 2005 and 2017. The empirical analysis demonstrates whether foreign aid sectors that Turkey is active in could lead to further cooperation with the EU. These possible avenues of cooperation matter precisely because Turkey's potential role to contribute to the global development agenda, as an emerging donor. Second, Turkish foreign aid h . . .as the potential to contribute to the EU's collective interests in foreign policy, since Turkey is still an EU candidate country. This article aims to contribute to the literature on emerging donors using the Turkish case as an illustration of the differences among donors, as well as foreign aid literature within the contours of European integration
Daha fazlası
Daha az
Crushed cartilage is used in rhinoplasties and crushing carry the risk of devitalization. The most infero-posterior part of the septal cartilage has a rough surface compared with the smooth surface of the remaining parts. This cartilage may be more convenient for crushing with lesser pressure requirements, increasing the viability. Twenty-six patients underwent septorhinoplasty and the infero-posterior part of the septal cartilage was harvested. The rough cartilage was utilized in nine patients (excluded from the study). Seventeen patients were included in the study. The mean age of the patients was 28 (19-37y). Two pairs of grafts . . .were utilized for histological study. In fifteen patients crushing experiment was performed. The smooth-surfaced cartilages were the control group, the rough-surfaced cartilages were the study group. For each case, grafts were reduced to the same dimensions and placed over millimetric-paper and photographed. The grafts were crushed simultaneously. The crushed cartilages were also placed on millimetric-paper and photographed. The data were evaluated statistically. The mean surface increment ratio was 2.26 /- 0.28 for the control and 2.94 /- 0.25 for the study group. The difference was statistically significant (p < 0.0048). In two specimen, after applying hematoxylin & eosin stain, the extracellular matrix of the rough cartilage specimen stained darker due to more abundant proteoglycan content. The rough septal cartilage widens more compared with the smooth cartilage under the same crushing pressure. Thus, the rough cartilage requires lesser pressure for widening which may increase the viability. The rough septal cartilage contains more proteoglycan which may explain its softness
Daha fazlası
Daha az
Bu çalışmanın amacı Alman psikoterapist Bert Hellinger’ı ve aile dizimi terapisini tanıtmayı, modeldeki
bazı önemli kavramları, soruna yol açan nedenleri ve duyguların modeldeki yerini açıklamaktır. Bu amaçla bazı
elektronik veri tabanları (Google Akademik, EBSCO host, Elektronik Kitaplar, Wiley Online Library)
taranmıştır. 20. yy’ın sonlarında Hellinger tarafından dünyaya tanıtılmış olan aile dizimi terapisi, ailenin nesiller
boyu birbirlerine görünmez bağlarla bağlı olduğu anlayışını benimsemektedir. Bireyi, içinde doğduğu ailenin
şekillendirdiğine inanan bu yaklaşım, aile sistemindeki bir kişinin kadersel olarak diğer bir ai . . .le üyesine bağlı
olduğunu ileri sürmektedir. Hellinger modelini oluştururken, Arthur Janov, Eric Berne, Milton Erikson ve Ivan
Boszormenyi-Nagy gibi isimlerden ve terapi yaklaşımlarından da faydalanmıştır. Aile dizimi bu haliyle çeşitli
terapi akımlarının sentezlenmesiyle ve Zulu kültür ve ritüellerinin birleştirilmesiyle geliştirilmiş bir terapi
modelidir. Aile dizimi modelinde psikolojik rahatsızlıkların önemli bir kısmına, hatta belki de çoğunluğuna kök
ailede yaşanmış sorunların sebep olduğunu ileri sürülmektedir. Bireysel ve grup dizimi şeklinde uygulanabilen
aile diziminde, sıranın/düzenin bozulması, sistemik karmaşa, kesintiye uğramış erişim/yönelim çabaları
sebebiyle ortaya çıkan sorunlar ele alınmaktadır. Psikoterapi seansı sırasında birey ailesine geri götürülüp,
ailesiyle içsel dünyada barıştırılmaktadır. Kişiye aile sistemi içinde mevcut yeri gösterilmekte, bireyin ailede
özdeşleştiği kişinin farkına varması ve bu özdeşimi çözüme kavuşturması için fırsat sunulmakta, sistemin
bozulan yanları onarılmaya çalışılmaktadır. Bu haliyle aile içindeki enerjinin özgürce akması sağlanmaktadır
Daha fazlası
Daha az
The aim of this study is to compare the impacts of match fixing on citizens who play the betting game İddaa and professional soccer players. More specifically, how match fixing related to betting is affecting social morality. Sports is a part of social morality and one of the sub-aims of this study is to evaluate the chaotic interactions that emerge from the mixing of the sports and betting, and the betting and match fixing. Survey methodology was used. The research universe consisted of betting game players and professional footballers in Turkey. Betters playing the İddaa betting game in İddaa dealers located in the cities of 2010- . . .2011 Turkish Super League soccer teams and professional soccer players were considered as the target audience. A total of 1637 İddaa betting citizens and 115 professional soccer players took part in the survey. In the questionnaire with 26 questions, four questions are intended to examine the biographical features, four are intended to examine the characteristics of playing the İddaa game, and the remaining 18 are intended to examine the effects on social morality. The questions were asked to the people who played İddaa game without any biographical distinction. As a result, both betters and soccer players agree that match fixing in soccer quickly directed “those who want to make easy money” towards the betting industry. While citizens were indecisive about the opinion “professional soccer players are extremely uncomfortable with match fixing”, soccer players agreed with it. The difference on this opinion between citizens and soccer players is statistically significant.
Daha fazlası
Daha az
Study Objectives: This study was aimed to investigate the effects of combined administration of Catechin and Quercetin on blood lactate level. Methods: The research was conducted on 12 male Wistar rats weighing 300-350 gr. Rats were divided into two groups as the control group (n=6) and the test group (n=6). After the rats were quarantined for 10 days; each rat heart blood was taken on the first test day (pre catechin+quercetin supplementation), and again after they were participated to exercise on the second test day (pre catechin+quercetin supplementation). Between days 3 and 12 after testing (for 10 days), each rat in the test gr . . .oup was given 20 ml/kg of catechin+quercetin once daily, and each rat in the control group was given 1ml/kg of 0.05% Dimethyl Sulfoxide (DMSO) by gavage. On days 13 (post catechin+quercetin supplementation), each rat was participated to exercise and take their heart blood. On day 14, the animals were allowed to rest and on day 15 (post catechin+quercetin supplementation), rats’ heart blood were taken under anesthesia. Mann-Whitney test was used to analyze data. Results: There was no significant difference between control and test groups during the rest day and during exercise (day 2) testing. Significant changes were observed according to the results of the rats, which were practiced to exercise after administration of catechin+quercetinfor 10 days, between day 3 and day 12 after testing. A significant reduction was determined in lactate levels (
Daha fazlası
Daha az
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.