Filtreler
Filtreler
Bulunan: 41 Adet 0.001 sn
Koleksiyon [6]
Tam Metin [2]
Yazar [20]
Yayın Türü [3]
Konu Başlıkları [20]
Yayın Yılı [6]
Yayıncı [20]
Dil [3]
Dergi [12]
Güvenli Bıçak Kullanımında ve Şef Bıçağı Tercihinde Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğrencilerinin Bilgi Seviyelerinin Belirlenmesi

İlkay YILMAZ

Makale | 2020 | Journal of Tourism and Gastronomy Studies

Bıçak, sap ve kesici bölümden oluşan, özelliklerine göre kesme ya da doğrama amacıyla kullanılan bir araçtır. Mutfakta temel hazırlık araçlarından bir tanesi olarak da ifade edilen bıçakların güvenli kullanımları ise yeterli tecrübe ve bilgi seviyesi ile mümkün olabilmektedir. Bıçakların güvenli kullanılmadığı durumlarda gerçekleşebilecek olan kazaların ve çeşitli yaralanmaların önlenebilmesi yeterli bilgi seviyesine sahip olunması ile mümkün olmaktadır. Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü öğrencilerinin bıçak bilgi seviyelerinin ve bıçak tercihlerinin değerlendirildiği araştırmada, veri toplama aracı olarak demografik soruların y . . .anı sıra bıçak seçimi ve güvenli bıçak kullanımına ilişkin soruların yer aldığı yirmi üç soruluk anket 251 katılımcıya uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 18.0 istatistik paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemleri olarak sayı, yüzde, ortalama, standart sapma kullanılmıştır. Gastronomi ve mutfak sanatları bölümü öğrencilerinin bilgi seviyelerinin incelendiği bu araştırma sonucunda, öğrencilerin iş güvenliği ve güvenli bıçak kullanımlar ve şef bıçağı tercihlerinde bilgi seviyelerinin artırılması gerektiği ortaya çıkmıştır Daha fazlası Daha az

Soğuk Savaşın Simgesi Berlin Duvarı ve Sinemadaki Yansımaları

CEM YILDIRIM

Makale | 2020 | OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi

İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin ardından, dünya üzerinde ideolojik bir hakimiyet kurmayı hedefleyn iki süper güç olarak ortaya çıkan Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaşın en somut şekilde yaşandığı yer Almanya olmuştur. Berlin şehri, Doğu Almanya sınırları içerisinde kalmasına rağmen Batı bloğu ülkeleri ve Sovyetler arasında yapılan bir anlaşma gereği ikiye bölündü. Doğu Alman yönetimi, vatandaşlarının daha özgür ve refah bir yaşamın olduğu Batı Almanya’ya kaçışlarını önlemek amacıyla 13 Ağustos 1961'de Doğu Berlin’in etrafına Batı kısmına tüm geçişleri kapatan bir duvar örmeye başladı. 9 K . . .asım 1989' da yıkılana kadar, Berlin duvarını aşarak Batı Berlin’e kaçmaya çalışan yüzlerce insan yaşamını yitirmiştir. Toplumsal ve politik bir olgu olarak Berlin Duvarı ve bu duvarın temsil etmiş olduğu Almanya’nın bölünmüşlüğü, sinema anlatılarına da yansımıştır. Berlin Duvarı’nı öykülerinin merkezine alan çok sayıda sinema filmi çekilmiştir. Bu çalışmanın amacı, politik bir olgu olarak Berlin Duvarı'nın ve 1961 ve 1989 tarihleri arasındaki Soğuk Savaş döneminde Doğu ve Batı Berlin’de yaşanılanların bu filmlerde ne şekilde yansıtıldıklarını çerçeve çözümlemesi yöntemi kullanılarak ortaya koymaktır. Bu çalışma, 1961 ve 1989 yılları arasında Berlin Duvarı ve Almanya’nın bölünmüşlüğünü öykülerinin merkezine alan ve çekimleri Berlin’de gerçekleştirilmiş olan dört uzun metrajlı kurmaca sinema filmiyle sınırlandırılmıştır Daha fazlası Daha az

Mekân tasarımı için erişilebilirlik kavramı ve boyutları

Zeynep Acırlı

Makale | 2021 | Grid - architecture, planning and design journal (Online)

İnsana özgü bir yetenek olan tasarım, üretilme nedeni olan bireyinyaşamından soyutlanamayan bir eylemdir. Toplumsal ve kültürel davranışbiçimleriyle şekillenen tasarımlar, bireyin güvenlik ve barınma ihtiyacındankendini gerçekleştirmeye kadar, yaşamsal her türlü ihtiyaca karşılıkvermektedir. Böylelikle bireylere çeşitlenen eylemlerini ve deneyimlerinigeliştirme fırsatları sunmaktadır. Bu fırsatların olanaklı kılınması ise,tasarlanan ürünlerin, mekânlar ve sistemlerin bireyler için erişilebilir olmasıile mümkün olabilmektedir. Bu farkındalıkla ele alınan çalışma, tasarlamaeylemi ile erişilebilirlik kavramı arasındaki çok boyutlu iliş . . .kinin ortayakonulmasını hedeflemektedir. Bu çerçevede burada erişilebilirlikkavramının anlam ve açılımlarına yer verilerek kavramın algısal, fiziksel vekültürel boyutları incelenmiştir. Yalnızca fiziksel değil sosyal ve kültürelolarak da varlık gösteren tasarımların, erişilebilirlik kavramının tümboyutlarını bütünleşik olarak karşılaması gerektiği ortaya konulmuştur. Buçerçevede elde edilen tüm veriler bütünleşik olarak incelenip, mekântasarımına yönelik farkındalıkların oluşturulması hedeflenmiştir Daha fazlası Daha az

Festivallerden Festivalizm ve Bienallere

TUĞBA RENKÇİ TAŞTAN

Makale | 2021 | İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi

Küreselleşme ve liberal politikanın benimsenmesi ile, özellikle 1990’lıyıllarda, tüm dünyada düzenlenen festivaller, fuarlar ve bienallerin sayısında artış yaşanmıştır. Kentlerin dünyada mega kent olması ve kentin kültür kimliğinin zenginleşmesi açısından bu etkinlikler oldukça önemli bir role sahip olmuştur. Küresel sermayeyi elinde bulunduran şirketlerin önderliğinde ve sponsorluğunda organize edilen bu etkinlikler; dünyadaki sanat ortamı, sanat piyasası ve sanatçılar açısından yeni bir dönemin habercisi olmuştur. Sanatçılar ve yapıtlar uluslararası organizasyonlarla küresel ortamda dolaşıma sokulmuş, her ülke kendi yerel sanatını . . . tanıtma ve sergileme şansına sahip olmuştur. Festivaller, Peter Schjeldahl’ın (d. 1942)deyimi ile, festivalizme dönüşerek, küresel kapitalist sistemde farklı bir yapıda biçimlenmiştir. Türkiye’de ise, 1973 yılında festivallere yönelik bir çalışmanın olabilmesi konusunda önemli bir adım atılmış; içeriğinde klasik müziğe yer veren Uluslararası İstanbul Festivali adı altında sanat festivali düzenlenmiştir. Daha fazlası Daha az

DANIEL BUREN’İN SANATINDA BİR BAĞLAM OLARAK MEKÂN

TUĞBA RENKÇİ TAŞTAN

Makale | 2021 | The Turkish Online Journal of Design, Art and Communication

20. yüzyıl; iki dünya savaşının yaşandığı ve insanlık tarihinde yeni dünya düzeninin oluştuğu pek çok alanda yeniliğin, gelişimin ve dönüşümün meydana geldiği bir dönemdir. Savaştan sonra, savaşın getirdiği buhranla toplumsal, ekonomik, siyasi ve kültürel alanlardaki köklü değişimlerle sanatın ve sanatçının anlamı, içeriği ve sınırları tartışılmış, genişlemiş ve yeni bir boyut kazanmıştır. Bu karmaşık dönem, Fransa’da geleneksele bağlı sanat ortamında da kendini göstermiştir. Fransız sanatçı Daniel Buren (d. 1938) bu sürece tanık olmuş; üretimleriyle sanattaki yenilikleri benimseyerek, sanat pratiğinin makineleşme ile günlük yaşamın . . . hız kazandığı ve kavramsal sanat hareketlerinin de art arda varlık bulduğu bir dönemde, günümüze kadar uzanan mekân odaklı kavramsal işlerini ortaya koymuştur. Bumakalede, sanatçının başlangıçtan günümüze kadar gelinen noktayı ve üretimlerini kavramak adına; İkinci Dünya Savaşı sonrası Fransa’daki kültürel ortama, sanat dünyasında yaşanan gelişmelere, toplumsal alandaki değişimlere ve bu değişimlerin sanatsal boyutlarına değinilmiştir. Fransız sanatçı Daniel Buren’in 1960’ların ikinci yarısından sonraki günümüze kadar olan süreçteki mekâna, mimariye, atölye ve müzeye yönelik, sanatsal pratiği, politikası tavrı, üslup gelişimi ve uygulamaları belli kaynaklar eşliğinde örneklerle irdelenmiştir. Bu kapsamda, sanatçının ortaya koyduğu özgün üretimleriyle savunduğu görüş ve kavramlara yer verilmiştir. Son olarak, araştırmada sanatçının sanat serüveni ve gelişimi ile ilgili elde edilen kaynaklar ve bilgiler doğrultusunda değerlendirmelerde bulunulmuş, sanat alanına getirdiği yenilikler, katkılar ve sunduğu farklı bakış açısı tartışılmıştır Daha fazlası Daha az

Robert Rauschenberg’in Kombine Serisi’nde (1954-1964) Buluntu Nesnelerin Dönüşümü

TUĞBA RENKÇİ TAŞTAN

Makale | 2021 | İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra endüstriyel, teknolojik gelişmeler ve üretim hız kazanarak; özellikle 1950 ve 1960 sonrası Amerikan toplumunda köklü değişimlerin yaşanmasına sebebiyet vermiştir. Toplumsal ve kültürel dinamiklerin dönüşümü sosyolojik açıdan Amerika’daki sanat alanındaki üretimleri de etkilemiştir. Kitle iletişim araçları ile, kültür endüstrisinin ve popüler kültürün iyiden iyiye toplumsal yaşamda varlık göstermiş olduğu, Modernizm’in etkilerinin de azaldığı bir dönemde, sanatçıların üretimlerindeki konu, malzeme ve teknikler de bu gelişmelerin paralelinde kavramsal bir evrimleşmeye doğru gitmiştir. O dönemin genç sana . . .tçılarından olan Robert Rauschenberg’de Kombine Serisi’ndeki çalışmalarında, endüstriyel ve buluntu nesneleri kullanarak, kendine özgü yeni teknik ve üslup anlayışı geliştirmiştir. Bu doğrultuda sanatçı, savaş sonrası Amerikan sanatının da önemli bir temsilcisi haline gelmiştir. Sanatçı, içinde deneysellik barındıran Kombine Serisi’ndeki üretimlerinde nesne ve malzeme konusunda herhangi bir kısıtlama olmaksızın geleneksel boya anlayışıyla iki boyutun olanaklarını da aşan farklı uygulamalarda bulunmuştur. Çalışmanın amacı, sanatçının 1954-1964 yılları arasında ortaya koyduğu Kombine Serisi’ndeki üretimlerinde sosyolojik argümanlar temelin de nesnenin sanatsal bir formda kullanımına ilişkin bilgi sunabilmek, dönemin sanat anlayışını kavrayabilmek, farklı malzeme ve tekniklerin bir aradalığını ortaya koyabilmek ve sanatçının sanatsal tavrını irdelemektir. Dolayısıyla, sanatçının Amerikan toplumunun içinde bulunduğu siyasi, sosyal ve kültürel vb. gelişmelerinden etkilenerek ve esinlenerek ortaya koyduğu çalışmalarını incelemeye geçmeden evvel; öncelikli olarak bu dönemde R.Rauschenberg’in sanatsal üretimleri ve sanat hareketlerini etkileyen toplumsal dönüşümler kısaca ele alınmıştır. Bu çalışmada, Amerikalı sanatçı Robert Rauschenberg’in 1954 ve 1964 yılları arasındaki Kombine Serisi’ndeki üretimlerine ilişkin başlıca yapıtlarından olan dört yapıtı (Yatak (Bed), Rebus,Canyon, Monogram) incelenmiş ve araştırma bu kapsamda sınırlandırılmıştır. Bu yapıtlar üzerinden sanatçının sanat dışı nesneleri, sanat formuna dönüştürmesi ele alınmıştır. Bu araştırma metni için, yerli ve yabancı basılı ve online kaynaklardan yararlanılmış ve araştırmanın yönteminde literatür taraması kullanılmıştır Daha fazlası Daha az

Canlı Oyun Yayıncılığı ile Yeniden Üretilen Nefret İçerikleri ve Ötekileştirilen Doğu İmgesi

DENİZ BERKER

Makale | 2022 | Trtakademi

İletişim teknolojisinde yaşanan gelişmelerle beraber kitle iletişim araçları yaygınlaşmış, kültür ise üretilen ve pazarlanan bir meta hâline gelmiştir. Yeni medya ürünü olarak dijital oyunlar, izleyici ve medya metni arasındaki etkileşimi artırarak oldukça popüler hâle gelmiştir. Medya aracılığı ile altı çizilen Doğu – Batı ayrımı, son yıllarda popüler hâle gelen dijital oyunlarda da fazlaca yer almaktadır. Dijital oyunlarda sıklıkla yer alan şiddet ve nefret içerikleri ile öteki Doğu algısı pekiştirilmektedir. Günümüzde kullanıcılar yalnızca oyunu kendi başlarına oynamak ile kalmamakta, sosyal platformlar üzerinden açtıkları hesapl . . .ar ile canlı oyun oynarken başkaları ile etkileşime girerek dijital oyunlardaki var olan şiddet ve nefret söylemlerini de yeniden üretmektedirler. Dolayısıyla çalışma, canlı oyun videoları, dijital oyunlardaki ‘Doğu’ imgesinin yeniden üretilmesinde nasıl bir rol oynamaktadır sorusuna cevap bulmayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda canlı olarak oynadığı oyunları YouTube üzerinden paylaşan Dexonn hesabındaki “CS Go” adlı oyun videoları içerik analizi yöntemi ile incelenmiştir. Daha fazlası Daha az

Yakın Dönem Bollywood Sinemasında İslamofobik Söylem

CEM YILDIRIM

Makale | 2022 | Dergipark

İslamofobi, temelde Müslümanlara ve İslam inancına karşı bir korku ve düşmanlığı ifade eden bir kavramdır. Özellikle, 11 Eylül terör saldırılarından sonra başta Hollywood olmak üzere sinemada İslamofobik söylem giderek yaygınlaşmıştır. Hollywood ile paralel olarak, milyonlarca Müslümanın azınlık olarak yaşadığı Hindistan’da da Müslüman karşıtlığını körükleyen sinema filmleri üretilmeye başlanmıştır. Hint sinemasında son yıllarda iktidar partisinin milliyetçi politikalarını yansıtan ve İslam inancı ile terörizmi ilişkilendiren çok sayıda sinema filmi ortaya çıkmıştır. Bollywood sinemasının en popüler oyuncularından biri olan ve Hindi . . .stan Başbakanı Narendra Modi’nin destekçisi olmakla tanınan Akshay Kumar’ın başrolünde oynadığı 2015 yapımı “Baby” ile 2021 yapımı “Sooryavanshi” filmleri, açık bir şekilde Müslüman karşıtlığı söylemine sahip olmalarıyla öne çıkmaktadır. Bu filmlerdeki İslamofobik söylemin ne şekilde oluşturulduğunu ortaya koymayı amaçlayan bu çalışmada eleştirel söylem analizi yönetimi kullanılmıştır. Yapılan çözümleme sonucunda, bu filmlerde Müslüman karakterlerin belirli bir şekilde tasvir edilmesi, belirli eylem ve davranışlar içine sokulması ve bu karakterlere belirli repliklerin yazılmasıyla İslam dini ile terörizmin ilişkilendirilmeye çalışıldığı tespit edilmiştir. Aynı zamanda bu filmlerin, Müslüman karşıtı anlatıların sürekli faydalanabilecekleri şablon bir olay örgüsüne sahip oldukları belirlenmiştir. Daha fazlası Daha az

Bir Cross-Dressing Pratiği Olarak Askeri Üniforma Giyerek Poz Kesme: 1930-1940’lar

ÖZLEM ŞİMŞEK

Makale | 2021 | İstanbul Üniversitesi Kadın Araştırmaları Dergisi

Gerek kurumsal arşivlerde gerek ise aile koleksiyonlarında yer alan birçok fotoğraf, askeri üniforma giyerek fotoğraf kamerası karşısında cross-dressing performansı gerçekleştiren kadınları gösterir. Sözü geçen fotoğraf örnekleri, Türkiye’de topyekûn militarizasyon programının hayata geçirildiği, kadınların siyasi haklarına kavuştuğu aynı zamanda fotoğraf çektirme ve değiş tokuşunun bütünleşik bir uğraş olarak günlük yaşamda yer edindiği 1930 ve 1940’lı yıllara rastlar. 1930’larda Türk Tarih Tezi ile bağlantılı olarak üretilen “asker millet” söylemi, erkekleri devletin birincil yurttaşları olarak işaret ederken siyasi haklarını henü . . .z kazanmış kadınları ise ikincil pozisyonda tanımlar. Bu makalenin amacı, Erken Cumhuriyet Dönemi’nde (1923-1946) siyasi erkin kadınlara biçtiği annelik ve eşlik rollerinin tezahürü olan “modern Türk kadını” stereotipi ile açıkça çelişen sözü geçen fotoğrafları, önce dönemin toplumsal ve politik koşulları bağlamında, ardından da cross-dressing ve fotoğraf teorileri ışığında okuyarak ve yorumlayarak bazı sorulara cevap bulmaya çalışmaktır: Bu özportreler, kadınların kendilerinin de asker olarak ulusa hizmet edebilecekleri iddialarının tezahürleri olarak mı okunmalıdır? Yoksa dönemin resmi söylemi içinde ikincil olarak tanımlanan toplumsal konumlarının dışına çıkmaya dair arzularının temsilleri olarak mı değerlendirilmelidir? Karşı cinsin kılık kıyafetine girme, işaretlerini üstlenme anlamına gelen cross-dressing, kimlik mefhumunu ikili karşıtlarla düşünmektense onu yeniden imlemeye açık kılan bir performans biçimi olarak teorileştirilir. Bu bağlamda fotoğraflarda görülen kadınlar, cross-dressing içinde askeri üniforma ile poz kesme yoluyla “ideal asker erkek” imgesini oluşturan kahramanlık, mücadecilik, cesaret, gurur, haysiyet gibi nitelikleri üstlenmeye, dolayısıyla kadınsılığı, öznelliklerini ve kimliklerini yeniden tanımlamaya girişmiş olabilirler mi? Aynı zamanda bu performanslar, askerliğe ve onunla özdeş olan yerleşik erkeklik mitolojisine sataşma ve bu mitolojinin parodisi olarak da değerlendirilebilir mi? Daha fazlası Daha az

Kaligrafi Eğitimi Ve Grafik Tasarıma Etkisi

SERDAR KİPDEMİR

Makale | 2022 | ACADEMIC SOCIAL RESOURCES Journal

Kaligrafi sanatı zihinde gelişen fikir ve duyguların yazı aracılığıyla estetik değerler yanında kendine özgü kural ve kaidelere bağlı kalınarak resmedilmesi sanatı şeklinde değerlendirilir. Kendine has birtakım usûl ve öğrenme metotları aracılığıyla sabır, itina ve titizlik ile beraber çokça pratik yapma neticesinde gelişme gösteren, aynı zamanda uzun ve yorucu bir serüven gerektiren güzel sanat dallarından biridir. Ayrıca kaligrafi sanatı, işlenen temaya güzellik veya sanatsal değer katan el yazısına dayalı zanaat biçimlerinden biridir. Bununla birlikte özellikle harflere estetik birer biçim veren önemli ve değerli bir uğraşıdır. G . . .eleneksel olarak kaligrafi ve grafik tasarım çeşitli görsel tasarımlarda iş birliği yaparlar. Grafik tasarımın önemli görsel unsurlarından biri olan yazı kaligrafi ile ortak alanlarda kullanıldığında farklı ve önemli sonuçlar oluşturacaktır. Her iki disiplinin de ortak uğraşı yazı ve metinler olduğu düşünüldüğünde, birbirine büyük oranda zenginlik kattıkları anlaşılmaktadır. Kaligrafi sanatı ve özgün bir sanat formuna sahip olan grafik tasarımın birlikte yaygın olarak uygulanmaları bir tür yenilik oluşturmaktadır. Bu makalede kaligrafinin günümüzdeki önemi ve grafik tasarımla birlikte içeriklerinin incelenmesi yapılacaktır Daha fazlası Daha az

Rising Rap Music Fury on Digital Platforms; What Does the Youth Want to Say?

DENİZ BERKER

Makale | 2022 | OPUS Journal of Society Research ( Year: 2022, Volume : 19, Issue: 49 )

In this study, it has been examined the relationship between music and society from the point of view of the songs that young people listen to the most and how these songs overlap with the young people's feelings about the society and system they live in. İndividuals, tend to prefer music that is coherent to their emotional state, known as the mood-congruency. Therefore there is a deep connection between the musical styles listened to periodically and social dynamics. In this context, in the Spotify application, which is a digital platform, six rap songs that young people listen to the most were selected and qualitative content anal . . .ysis method was applied in the study. At the same time, the "System-Based Emotions Scale" questionnaire was applied to the 77 young people studying at the İstanbul Topkapı University Faculty of Fine Arts, Design and Architecture at the undergraduate level, which includes the feelings they may feel towards the system they live in. In this way, the relationship between the political attitudes and feelings of young people and the lyrics they listen to can be looked at more deeply. When we look at the results of the qualitative content analysis and the "System-Based Emotions Scale" questionnaire, the harmony between the two data draws attention. It is revealed that young people, as members of the current system and order, express their feelings, they want to say through Rap music. Tarihsel süreç içinde yaşanan sosyo-ekonomik ve kültürel gelişim toplumun her alanını olduğu gibi müziği de etkilemiştir. Dönemsel olarak ön plana çıkan müzik türleri dönemin toplumsal yapısı hakkında ciddi bir gösterge olarak kabul edilebilir. Çünkü bireyler kendi duygularını yansıtan müzikleri dinleme eğilimindedirler. Günümüze bakıldığında ise gençlerin dijital platformlar üzerinden dinlemeyi en çok tercih ettikleri müzik türü olarak Rap karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada, müzik ve toplum ilişkisine, gençlerin en çok dinlediği şarkılar ve bu şarkıların gençlerin yaşadıkları topluma ve sisteme dair hissiyatlarıyla ne kadar örtüştüğü noktasından bakılmaya çalışılmıştır. Çalışma da bu kapsamda dijital bir platform olan Spotify uygulamasında gençlerin en çok dinlediği altı adet rap şarkısı seçilerek, nitel içerik analizi yöntemi uygulanmıştır. Aynı zamanda, çalışmanın örneklemini oluşturan, İstanbul Topkapı Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesinde lisans seviyesinde eğitim alan 77 gence içinde yaşadıkları sisteme karşı hissedebilecekleri duyguları içeren “Sistem Temelli Duygular” ölçeği uygulanarak siyasal tutum ve hissiyatları ile dinledikleri şarkı sözleri arasındaki ilişkiye daha derinlemesine bakabilmek amaçlanmıştır. Nitel içerik analizi ve “Sistem Temelli Duygular Ölçeği” anketi sonuçlarına bakıldığında iki veri arasındaki uyum dikkat çekmektedir. Bu uyum açıkça göstermektedir ki, gençler, mevcut sistem ve düzenin bir ferdi olarak hislerini ve dile getirmek istedikleri duygularını, Rap müzik üzerinden dışa vurmaktadır Daha fazlası Daha az

Fictional vernacular architecture as a worldbuilding element: Structure samples from the World of Warcraft video game

ATLIHAN ONAT KARACALI

Makale | 2022 | IDA: International Design and Art Journal ( 1 )

This study aims to evaluate the structures of Azeroth, the fictional built world of the World of Warcraft video game, as samples of vernacular architecture. Therefore, the scope of the study contains video game architecture, vernacular architecture, and structure samples from the mentioned video game. For the methods of the study, first, the storytelling and worldbuilding concepts are investigated. Then, the use of architecture in video games is analyzed in the light of pioneer academic studies. Moreover, the term vernacular architecture is introduced to name the structure of World of Warcraft as samples of it. The elements affectin . . .g the design of vernacular architecture samples are mentioned. Finally, in the case study, the settlements and the structures of the fictional races with distinct cultures, from the mentioned video game, are studied in detail. And in result, some unique determinations of mentioned game’s use of architecture, in both video game architecture and fictional vernacular architecture terms, are proposed Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.
Tamam

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms