Filtreler
Filtreler
Bulunan: 39 Adet 0.001 sn
Koleksiyon [6]
Tam Metin [2]
Yazar [20]
Yayın Türü [1]
Konu Başlıkları [20]
Yayın Yılı [6]
Yayıncı [20]
Dil [3]
Dergi [12]
TÜRK CANLANDIRMA SİNEMASINDA TEMSİL EDİLEN TEMEL İNSANİ DEĞERLER

ZEYNEP ÖZGE KALYONCU

Makale | 2019 | Turkish Studies - Social Sciences

Canlandırma sinema filmleri her yaştan izleyicinin ilgisiniçekmekte olup, ülkemizde de hızla gelişmektedir. Değerler üzerineyapılan çalışmalar ise; her dönemde beşeri bilimlerin konusu olmuştur.Bu nedenle; Türk canlandırma sinema filmlerinde temsil edilen temelinsani değerlerin tespitine yönelik olarak bu çalışma gerçekleştirilmiştir.Değerlerin sınıflandırılmasına yönelik olarak Schwartz DeğerlerÖlçeği’nin (1992), Schwartz ve arkadaşları (2012) tarafından geliştirilmişhali olan 19 değer tipi modeli çalışmada kullanılmıştır. Yapılanaraştırmada nitel araştırma geleneğine dayalı bir kültür analizi deseniçerçevesinde betimsel analiz yön . . .temi kullanılmıştır. Çalışmanınverilerinin toplanması sürecinde doküman incelemesi yöntemikullanılarak canlandırma sinema filmleri ele alınmıştır. Çalışmanınevrenini oluşturan Türk canlandırma sineması filmleri, örneklem seçimidoğrultusunda beş filmle sınırlandırılmış ve en çok izleyiciye ulaşan“Kötü Kedi Şerafettin” (2016), “RGG Ayas” (2013), “Canım KardeşimBenim, Uzaylılar mı Gelmiş?” (2016), “Evliya Çelebi ve Ölümsüzlük Suyu”(2014) ve “Uzay Kuvvetleri 2911” (2014) filmleri incelenmiştir.Yapılan çalışma doğrultusunda, modelde sosyal çevredekigüvenliğin etkisini değerlendiren kaygıdan bağımsız öz gelişim/kaygıgiderici öz koruma hiyerarşisinde, %57,6 kaygıdan bağımsız öz gelişiminyer aldığı görülürken, %42,4 kaygı giderici öz koruma canlandırmafilmlerde yer almıştır. İhtiyaçların kaynaklarına tespitine yönelik olarakmodelin ikinci halkasında yer alan değerler gruplarının dağılımının ise;kişisel odak %68,2 iken sosyal odak %31,8 olduğu tespit edilmiştir. Son halkayı oluşturan; yeniliğe açıklık/muhafazacılık ile öz aşkınlık/özgenişletim değer grupları üzerine yapılan analiz doğrultusunda; yeniliğeaçıklık %30,7/muhafazacılık %28,2 iken; öz aşkınlık %26,5/özgenişletim %14,6 olduğu tespit edilmiştir. Türk canlandırma sinemafilmlerinde işlenen değer tiplerinin sıklıklarına bakılacak olunursa enyoğun olarak işlenen ilk üç değer tipleri sırasıyla; geleneksellik %12,1,yardımseverlik-önemseme %9,7, özerklik-düşünce %9,2’dir. An az temsiledilen üç değer tipinin ise; başarı %1,2, tevazu %0,9 ve itibar %0,8olduğu tespit edilmişti Daha fazlası Daha az

TÜRK SİNEMASINDA KURGU BİÇİMLERİYLE ÖNE ÇIKAN İKİ FİLM: NOKTA VE SEN AYDINLATIRSIN GECEYİ

CEM YILDIRIM

Makale | 2019 | Manas Journal of Social Studies

Sinema filmleri arasındaki biçimsel farklılıklar, belirli uzlaşımlar çerçevesinde oluşur ve bu farklılıkları belirleyen en önemli unsur "kurgudur". Tecimsel popüler filmler, biçimsel olarak seyircinin aşina olduğu klasik devamlılık kurgusunun uzlaşımlarını kullanırlar. Klasik devamlılık kurgusu, klasik anlatı sinemasının 20. yüzyıl boyunca ve günümüze kadar kullanmış olduğu bir takım egemen biçimsel teknikler olarak tanımlanır. Bu tarz, en temel hedefini gerçekleştirebilmek için bir takım belirli kurgu prensiplerine dayanır. Bu hedef, seyircinin bir film seyretme eylemi içerisinde olduğunu unutarak aslında gerçekten olan bir şeye ta . . .nık olduğuna inanmasını sağlamaktır. Popüler Türk sinema filmlerinde de bu uzlaşımlar sürdürülmektedir. Buna karşın tecimsel sinemanın dışında kalan ve tartışmalı bir biçimde genellikle sanat filmi olarak nitelenen filmler ise, çoğunlukla klasik biçimin uzlaşımlarından kaçınarak, çağdaş festival filmleriyle ilişkilendirilen ve uzun çekimlere dayalı, düşük tempolu ve dolayısıyla kurgunun minimal bir şekilde kullanıldığı bir estetikle şekillenen bir biçime sahip olma eğilimindedirler. Ancak Nokta (2008) ve Sen Aydınlatırsın Geceyi (2009) filmlerinde kullanılan kurgu biçimleri bütün bu biçimsel konvansiyonlardan farklılık göstermektedir. Bu nedenle bu iki film Türk Sineması’nın biçimsel olarak öne çıkan örnekleri arasında yer almaktadır. Bu çalışmada Nokta ve Sen Aydınlatırsın Geceyi filmlerinin belirli çekim dizileri "çekim-çekim çözümleme" yöntemiyle çözümlenerek, iki filmin de biçimsel farklılıkları ortaya konulmuştur Daha fazlası Daha az

LUMINOUS ENVIRONMENT AND THE PERCEIVED ENVIRONMENT

Banu Manav

Makale | 2019 | ZNACK PUBLISHING HOUSE

In lighting design, the main concept is to achieve a healthy environment, which addresses energy efficiency, cost, maintenance, and quality. User-friendly lighting systems shall be adopted to architecture and interior architecture. User control over the lighting system is important, by dimming or increasing light output, by changing the colour of the light sets the inner atmosphere and affects user mood. Standards and codes on lighting shall also be evaluated by means of these topics. The paper aims to analyse how the luminous environment is affective on the perceived environment. Hence, a series of experimental studies and recent r . . .esearch will be evaluated in regard to understanding and designing luminous environment Daha fazlası Daha az

Kaligrafi Eğitimi Ve Grafik Tasarıma Etkisi

SERDAR KİPDEMİR

Makale | 2022 | ACADEMIC SOCIAL RESOURCES Journal

Kaligrafi sanatı zihinde gelişen fikir ve duyguların yazı aracılığıyla estetik değerler yanında kendine özgü kural ve kaidelere bağlı kalınarak resmedilmesi sanatı şeklinde değerlendirilir. Kendine has birtakım usûl ve öğrenme metotları aracılığıyla sabır, itina ve titizlik ile beraber çokça pratik yapma neticesinde gelişme gösteren, aynı zamanda uzun ve yorucu bir serüven gerektiren güzel sanat dallarından biridir. Ayrıca kaligrafi sanatı, işlenen temaya güzellik veya sanatsal değer katan el yazısına dayalı zanaat biçimlerinden biridir. Bununla birlikte özellikle harflere estetik birer biçim veren önemli ve değerli bir uğraşıdır. G . . .eleneksel olarak kaligrafi ve grafik tasarım çeşitli görsel tasarımlarda iş birliği yaparlar. Grafik tasarımın önemli görsel unsurlarından biri olan yazı kaligrafi ile ortak alanlarda kullanıldığında farklı ve önemli sonuçlar oluşturacaktır. Her iki disiplinin de ortak uğraşı yazı ve metinler olduğu düşünüldüğünde, birbirine büyük oranda zenginlik kattıkları anlaşılmaktadır. Kaligrafi sanatı ve özgün bir sanat formuna sahip olan grafik tasarımın birlikte yaygın olarak uygulanmaları bir tür yenilik oluşturmaktadır. Bu makalede kaligrafinin günümüzdeki önemi ve grafik tasarımla birlikte içeriklerinin incelenmesi yapılacaktır Daha fazlası Daha az

Considering Sidewalls as an Architectural Ground: Parasitic Architecture Approaches in Design Studio

ATLIHAN ONAT KARACALI

Makale | 2022 | Journal of Design Studio

Approaches mimicking nature constitute a biopolitical specific area in architecture. Today, what is called parasitic architecture is also accepted as one of these biopolitical approaches. Parasitic architecture follows the path of parasitism in nature in terms of biomimicry. And parasitism is accepted as one of the symbiotic lifeforms, others being commensalism and mutualism. They all consist of the biological relationship between distinct organisms where parasitism specially defines duality between a harming parasite and a vulnerable host. Talking in architectural terms, here the parasitism defines an additional structure that can . . .only exist via clinging to a preexisting one. These clinging mechanisms or reflexes can be listed as “sticking”, “climbing”, “holding”, “fixing”, etc. This study aims to evaluate the architectural parasitism phenomena as a case study for the design studio. As known, the design studio is the backbone of architectural education, which is carried on with unique themes each semester. Hence, such a theme was programmed in İstanbul Topkapı University, Interior Architecture and Environmental Design department in the 2021-2022 Spring Semester, to handle the surrounding idle walls in an ad hoc way as hosting structures for parasitic design ideas of the students. As a result of the works, the idle walls were converted into fruitful public backgrounds for creating a large variety of design ideas with distinct functions and structures as well Daha fazlası Daha az

AMERİKA’DA TOPLUMSAL GERÇEKÇİLİK VE KENTSEL YALNIZLIĞIN RESSAMI EDWARD HOPPER’IN (1882-1967) YAPITLARINDA KENT İMGESİ VE IŞIK-GÖLGE (CHIAROSCURE)

TUĞBA RENKÇİ TAŞTAN

Makale | 2021 | International Journal of Interdisciplinary and Intercultural Art

1929’da Amerika’da patlak veren ve etkilerini 1930’lu yıllarda da sürdüren Büyük Buhran (TheGreat Depression) ile milyonlarca insan işsiz kalmış hem dünyada hem Amerikan toplumunda ciddi bir ekonomik kriz yaşanmıştır. Yaşanan siyasi ve ekonomik alandaki hareketlilik, toplumsal yapıyı ve sanatsal alandaki üretimleri ve sanat hareketlerini büyük ölçüde etkilemiştir. Toplumsal Gerçekçilik akımı da bu sürecin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. 20. yüzyılın en önemli sanatçılarından Edward Hopper (1882-1967)’ın da tanıklık ettiği bu dönem, toplumsal çöküşün ve buhranın yaşandığı ve bireyin yalnızlaştığı pek çok insanın yaşamını her . . . alanda olumsuz yönde etkilediği zorlu bir süreçtir. New York’lu bir sanatçı olarak Edward Hopper gerçekçi tarzdaki yapıtlarında; Amerikan toplumunun günlük hayatına, modern/endüstriyel yaşamın birey ve toplum üzerindeki etkisine, bireyin sessiz sakin anlarına ve kent yaşamında bireyin varoluşsal problemlerine odaklanmıştır. Makale, Amerika’da yaşanan Büyük Buhran ve sonrasında ortaya çıkan sanat hareketlerini ve yapıtlarında sıklıkla işlediği temalar sebebi ile kentsel yalnızlığın ressamı olarak tanımlanan Edward Hopper’ın modern ve çağdaş kent imgesini ve insanını yapıtlarında incelemeyi amaçlamıştır. Bu kapsamda metin içinde, öncelikle araştırmanın temel konusu olan Edward Hopper hakkında bilgi verilmiş, sanatçının yaşadığı sancılı dönemin sanatsal gelişmelerdeki karşılığı ve neticeleri ele alınmıştır. Ardından Edward Hopper’ın sanatsal pratiğinin ne olduğuna ve dönemin sanat akımlarındaki yerine, sanat felsefesi ve sanatsal tavrına, yapıtlarında sıklıkla başvurduğu bir teknik olarak ışık-gölgeyi etkili kullanımına değinilmiştir. Araştırmadaki verilerin elde edilmesinde, belge tarama yöntemi kullanılmıştır. Son olarak, metin içinde yer alan veriler sonuç bölümünde tartışılmıştır. Görsel ve plastik sanatlar tarihi açısından oldukça zengin etkileşimlerin, evrim ve köklü dönüşümlerin olduğu bir dönemde yaşayan sanatçı, özgün üslup anlayışındaki sanatsal üretimleri ve faaliyetleri ile yaşadığı topluma güçlü bir bakış ortaya koymuştur. Daha fazlası Daha az

Fictional vernacular architecture as a worldbuilding element: Structure samples from the World of Warcraft video game

ATLIHAN ONAT KARACALI

Makale | 2022 | IDA: International Design and Art Journal ( 1 )

This study aims to evaluate the structures of Azeroth, the fictional built world of the World of Warcraft video game, as samples of vernacular architecture. Therefore, the scope of the study contains video game architecture, vernacular architecture, and structure samples from the mentioned video game. For the methods of the study, first, the storytelling and worldbuilding concepts are investigated. Then, the use of architecture in video games is analyzed in the light of pioneer academic studies. Moreover, the term vernacular architecture is introduced to name the structure of World of Warcraft as samples of it. The elements affectin . . .g the design of vernacular architecture samples are mentioned. Finally, in the case study, the settlements and the structures of the fictional races with distinct cultures, from the mentioned video game, are studied in detail. And in result, some unique determinations of mentioned game’s use of architecture, in both video game architecture and fictional vernacular architecture terms, are proposed Daha fazlası Daha az

RESIDENTIAL ARCHITECTURE AS A MEANS OF SHOWCASING WESTERN MODERNIZATION: THE CASE OF TEHRAN (1963-1979)

Paria Valizadeh

Makale | 2021 | MIDDLE EAST TECHNICAL UNIV

Modernization programs in Iran emerged with the 1963 White Revolution and transformed the socio-spatial organization of the capital city of Tehran. This modernization was associated with Westernization and led to uneven urban development, exacerbated class divisions and developed a kind of fetishism of urbanization in the Iranian society of 1970s. Modernizing the society in the image of the west and in particular the United States fascinated the upper classes since they could afford to live in the ways described in the media, and the more their fascination with the westernized way of living developed, the more they become alienated . . .from the rest of society. This study conducts a critical analysis of the impacts of modernization in the image of the west, notably in the domain of housing as one of the crucial geographical materialization in Tehran. The study will examine the link between modernization and westernization through spatial representations of case studies from both rich and poor within Tehran. It is expected that the ongoing study help to get a broader understanding of the impacts of fetishism of urbanization focusing on residential architecture, and pursuing an improved-place image as mainstream Iranian modernization on the urban landscape of Tehran in the 1960s and 1970s Daha fazlası Daha az

Inside out, exploring residential spaces during COVID-19 lockdown from the perspective of architecture students

Paria Valizadeh | Aminreza Iranmanesh

Makale | 2022 | ROUTLEDGE JOURNALS, TAYLOR & FRANCIS LTD

The new preventative measures that have emerged from the Coronavirus crisis brought about changes in different aspects of daily life. Some of these changes may have a significant impact on how the built environment is being experienced. The current paper examines reconfigurations that happened in residential spaces and space allocations for transitioned activities in a small case study targeting a group of architecture students in Cyprus. Analysis and findings are structured in three sections, indoor activities, special organization, and quality of life. The result shows blurring boundaries between public and private activities. In . . .terms of spatial configuration, in-between spaces such as balconies and openings become central in designing residential units. Moreover, the study finds that the successful transition of work, education, exercise, and remote social interactions into the housing unit is the best predictor of reported quality of life under quarantine. It is unclear which parts of newly emerged measures will last even beyond the end of the pandemic however, developing new insights into COVID-19's impacts on living environments can help to introduce design responses that improve quality of life by creating better residential environments in the post-pandemic world where the remoteness of many daily activities is becoming the norm Daha fazlası Daha az

Resim Sanatında Pan’dan Manzaranın Doğuşu

NESLİ TÜRK

Makale | 2022 | Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

İnsanlık sanatsal olarak nitelendireceğimiz ilk faaliyetlerden itibaren içinde yaşadığı doğayı resmetmeye ve yansıtmaya çalışmıştır. Manzara resmi olarak adlandırabileceğimiz anlayış başta Uzak Doğu olmak üzere dinsel bir tefekkürle ilgilidir. Avrupa’da 14. yüzyıldan itibaren geliştirilen perspektif tekniği iki boyutlu bir yüzeyde üçüncü boyut algısı yaratarak manzara için daha gerçekçi temsilleri olanaklı kılmış; 15. yüzyılda Rönesans hareketiyle ressamlar insanın içinde yaşadığı doğayı ve kenti ayrıntılarıyla resmetmeye başlamışlardır. 17. yüzyıla gelindiğinde Hollanda-Felemenk resmi manzaraya daha dünyevi bir sakinlik vererek gün . . .cel hayatı sanata dahil etmiştir. 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başında ise sanatçılar, Alman Romantizmi ile Yüce’nin estetiği çerçevesinde manzarayı yer yer insansız resmederek içsel bir bakış açısı geliştirmişlerdir. Enkaz estetiği ile ele alınan metruk mekanlar, başta melankoli olmak üzere insani duygulanım alanları yaratmıştır. Manzaranın gelişimi, insanlığın görme biçimi ve kültürü içinde zamanla pitoresk dediğimiz resimselliğin oluşmasında önemli dönüşüm aşamalarından biridir. 19. yüzyılda Modernizm geçmişin manzara resmine yeni yorumlar getirir. Hızlı fırça vuruşları ve kalın boya tabakaları ile doğaçlamaya yönelerek zamansallığın yakalanmaya çalışılması, konudan bağımsız olarak resmin kendisine dönük algılamayı talep eder. Biçim bozma-deformasyon, soyutlama ve düz renk alanlarının kullanımı modern manzarayı kuran araçlara-yaklaşımlara dönüşür. Manzaraya dönük ilgi günümüzde afiş tasarımından fotoğrafa ve sinemaya uzanan geniş bir alanda yeni teknolojilerin de kullanımıyla varlığını sürdürmektedir Daha fazlası Daha az

Bir Cross-Dressing Pratiği Olarak Askeri Üniforma Giyerek Poz Kesme: 1930-1940’lar

ÖZLEM ŞİMŞEK

Makale | 2021 | İstanbul Üniversitesi Kadın Araştırmaları Dergisi

Gerek kurumsal arşivlerde gerek ise aile koleksiyonlarında yer alan birçok fotoğraf, askeri üniforma giyerek fotoğraf kamerası karşısında cross-dressing performansı gerçekleştiren kadınları gösterir. Sözü geçen fotoğraf örnekleri, Türkiye’de topyekûn militarizasyon programının hayata geçirildiği, kadınların siyasi haklarına kavuştuğu aynı zamanda fotoğraf çektirme ve değiş tokuşunun bütünleşik bir uğraş olarak günlük yaşamda yer edindiği 1930 ve 1940’lı yıllara rastlar. 1930’larda Türk Tarih Tezi ile bağlantılı olarak üretilen “asker millet” söylemi, erkekleri devletin birincil yurttaşları olarak işaret ederken siyasi haklarını henü . . .z kazanmış kadınları ise ikincil pozisyonda tanımlar. Bu makalenin amacı, Erken Cumhuriyet Dönemi’nde (1923-1946) siyasi erkin kadınlara biçtiği annelik ve eşlik rollerinin tezahürü olan “modern Türk kadını” stereotipi ile açıkça çelişen sözü geçen fotoğrafları, önce dönemin toplumsal ve politik koşulları bağlamında, ardından da cross-dressing ve fotoğraf teorileri ışığında okuyarak ve yorumlayarak bazı sorulara cevap bulmaya çalışmaktır: Bu özportreler, kadınların kendilerinin de asker olarak ulusa hizmet edebilecekleri iddialarının tezahürleri olarak mı okunmalıdır? Yoksa dönemin resmi söylemi içinde ikincil olarak tanımlanan toplumsal konumlarının dışına çıkmaya dair arzularının temsilleri olarak mı değerlendirilmelidir? Karşı cinsin kılık kıyafetine girme, işaretlerini üstlenme anlamına gelen cross-dressing, kimlik mefhumunu ikili karşıtlarla düşünmektense onu yeniden imlemeye açık kılan bir performans biçimi olarak teorileştirilir. Bu bağlamda fotoğraflarda görülen kadınlar, cross-dressing içinde askeri üniforma ile poz kesme yoluyla “ideal asker erkek” imgesini oluşturan kahramanlık, mücadecilik, cesaret, gurur, haysiyet gibi nitelikleri üstlenmeye, dolayısıyla kadınsılığı, öznelliklerini ve kimliklerini yeniden tanımlamaya girişmiş olabilirler mi? Aynı zamanda bu performanslar, askerliğe ve onunla özdeş olan yerleşik erkeklik mitolojisine sataşma ve bu mitolojinin parodisi olarak da değerlendirilebilir mi? Daha fazlası Daha az

DEMOGRAFİK ÖZELLİKLER VE PSİKOLOJİK KOŞULLARIN İŞE TUTKUNLUĞA ETKİSİ: OTEL İŞLETMELERİ ÖRNEĞİ

Kansu Gençer

Makale | 2018 | Manas Journal of Social Studies

Bu çalışmanın amacı otel işletmelerinde demografik özellikler, psikolojik güvenlik, psikolojik uygunluk ve psikolojik anlamlılığın işe tutkunluğa etkilerini saptamaktır. Bu çalışma ile otel iş görenlerinin demografik özelliklerinin ve psikolojik koşullarla ilgili algılarının işe tutkunluğa etkileri açıklanarak otel yöneticilerinin bilgi edinmesine ve etkin kararlar almasına yardımcı olunabilecek, akademik açıdan ise alan yazındaki eksikliklerin giderilmesine katkı sağlanabilecektir. Araştırma kapsamında Kuşadası bölgesindeki 4 ve 5 yıldızlı 392 otel personeline anket uygulanmıştır. Araştırma sonucunda psikolojik güvenlik, psikolojik . . . uygunluk ve psikolojik anlamlılığın işe tutkunluk üzerinde istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif etkiye sahip olduğu; demografik özelliklerin ise işe tutkunluk üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahipolmadığı saptanmıştır Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.
Tamam

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms