Bu çalışmanın amacı Alman psikoterapist Bert Hellinger’ı ve aile dizimi terapisini tanıtmayı, modeldeki
bazı önemli kavramları, soruna yol açan nedenleri ve duyguların modeldeki yerini açıklamaktır. Bu amaçla bazı
elektronik veri tabanları (Google Akademik, EBSCO host, Elektronik Kitaplar, Wiley Online Library)
taranmıştır. 20. yy’ın sonlarında Hellinger tarafından dünyaya tanıtılmış olan aile dizimi terapisi, ailenin nesiller
boyu birbirlerine görünmez bağlarla bağlı olduğu anlayışını benimsemektedir. Bireyi, içinde doğduğu ailenin
şekillendirdiğine inanan bu yaklaşım, aile sistemindeki bir kişinin kadersel olarak diğer bir ai . . .le üyesine bağlı
olduğunu ileri sürmektedir. Hellinger modelini oluştururken, Arthur Janov, Eric Berne, Milton Erikson ve Ivan
Boszormenyi-Nagy gibi isimlerden ve terapi yaklaşımlarından da faydalanmıştır. Aile dizimi bu haliyle çeşitli
terapi akımlarının sentezlenmesiyle ve Zulu kültür ve ritüellerinin birleştirilmesiyle geliştirilmiş bir terapi
modelidir. Aile dizimi modelinde psikolojik rahatsızlıkların önemli bir kısmına, hatta belki de çoğunluğuna kök
ailede yaşanmış sorunların sebep olduğunu ileri sürülmektedir. Bireysel ve grup dizimi şeklinde uygulanabilen
aile diziminde, sıranın/düzenin bozulması, sistemik karmaşa, kesintiye uğramış erişim/yönelim çabaları
sebebiyle ortaya çıkan sorunlar ele alınmaktadır. Psikoterapi seansı sırasında birey ailesine geri götürülüp,
ailesiyle içsel dünyada barıştırılmaktadır. Kişiye aile sistemi içinde mevcut yeri gösterilmekte, bireyin ailede
özdeşleştiği kişinin farkına varması ve bu özdeşimi çözüme kavuşturması için fırsat sunulmakta, sistemin
bozulan yanları onarılmaya çalışılmaktadır. Bu haliyle aile içindeki enerjinin özgürce akması sağlanmaktadır
Daha fazlası
Daha az
This paper addresses the question of whether or not the trade agreement signed by Soviet Union and Turkey on March 11, 1927 was a milestone for fostering the foreign trade relations among the two countries. At that time Soviet laws included, the foreign trade administration must be monopolized by the state. However, in reality, it is difficult to push state monopolization on international trade especially when the commercial activities take place on foreign soil. Every independent state desires to protect the interests of its entrepreneurs and traders. However, when there is a structure like the Soviet Union that protects its foreig . . .n trade with state institutions that constitute a monopoly against entrepreneurs and traders, this requires a strong will to achieve. Another option is to ignore, avoid establishing trade relations, and deranging the settled system with the Soviet Union as the western countries did for a long time. In this context, the developing foreign trade relations among Turkey and the Soviet Union prospered due to goodwill and overpassing small problems by the bureaucrats of the two states until the second half of the 1920s. On the other hand, the struggles of the two countries to piece their economies up, brought new pursuits together. The Soviet Union started to give up running its foreign trade with joint-stock incorporations. Hence, abiding with the foreign trade monopoly, companies like Arkos and Russoturk will turn into Soviet Trade Agency. In the emerging conditions of the mid-1920s Turkey called on countries that had not yet signed a trade agreement with herself in order to initiate agreement negotiations. The Soviet Union, on the other hand, was willing to impose its trade institutions on other countries as the NEP was coming to end
Daha fazlası
Daha az
İÇİNDEKİLER Sunuş Sunuş Batuhan Medetoğlu; Türkiye’de Hayat Sigortası Bilincinin Geliştirilmesinde Mesleki Eğitimin Önemi Cengiz Mordeniz; Sağlık Uygulamalarında Yeni Yaklaşımlar. Fehim Göze; Halka Yönelik Mesleki Zorunluluk Olmayan Sağlık Eğitim Programlarının Değerlendirilmesi Timur Osman Gezer; Türkiye’de Sağlık Haberciliği Eğitimi Cengiz Mordeniz; Geleneksel Ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarında Malpraktis Nesrin Özdil; Meslek Yüksek Okullarında Sağlık Beceri Laboratuvarlarının Kurulumu Ameliyathane Hizmetleri Programı Örneği Timur Osman Gezer; Sağlık İletişiminde Sosyal Medyanın Kullanımı: T.C. Sağlık Bakanlığı Örneği Ahmet Rasim . . .Özdemir; Türkiye’deki Fizyoterapistlerde Görülen Mesleki Kasİskelet Sistemi Bozuklukları Yekbun Adıgüzel; Öğrenci Sunumu Temelli Alan Seçmeli Ders İçin Summatif Olarak Da Uyarlanabilecek Normatif Değerlendirme Modeli Emel Birol; Vakıf Üniversiteler Sağlık Hizmetleri MeslekYüksekokulu Öğrencilerinin İletişim Beceriler Ümran Görügen; Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Öğrencilerinin Gelecek Beklentisi Üzerine Bir Araştırma Sinem Canol; Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Kariyer Değerleri: Sağlık Programı Öğrencilerine Yönelik Bir Araştırm
Daha fazlası
Daha az
Sahne sanatlarında ve sinemada mekân bazen gerçeği bulabilmek bazen de gerçek olandan uzaklaşmak için devreye girer. Sanat, mekânın üstüne eklediği renklerle anlatısını daha da güçlendirir, estetiğini ve ruhunu daha iyi yansıtabilmek için mekânın dilini kullanır. Fransız Yeni Dalga sinemasının temsilcilerinden Agnes Varda ve 2000’li yılların ünlü sokak fotoğrafçılarından JR, mekânlarla insan yüzlerini birleştirerek sanat eserleri ortaya çıkarmak için 2017 yılında “Mekânlar Yüzler (Visages Villages)” adlı belgesel bir çalışmayı hayata geçirdiler. Sanatta altmış yılı devirmiş 90 yaşına yakın bir sinemacı ve sokakta yaptığı ilginç foto . . .ğraf çalışmalarıyla son yıllarda adından söz ettiren otuzlu yaşlardaki JR iki farklı bakış açısıyla, değişik köy ve kasabalarda tespit ettikleri yapılara insan fotoğrafları yapıştırmış, mekânlara değişik anlamlar yüklemeye çalışmışlardır. Bu çalışmada “Mekânlar Yüzler” belgeseli analiz edilirken, mekânların insanlarla/bedenlerle olan bağı incelenmeye çalışılmış, Varda ve JR’ın yaşama ve yaşamın anlamına dair söylemek istediklerine odaklanılmıştır.
Daha fazlası
Daha az
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.